İşte yine bir kitap fuarı gelmiş çalmış kapımızı. Yalnızca kapımızı mı? Zannetmem! Çalınan sadece kapılar değil, gönlümüzdür, aklımızdır hayallerimizdir çoğu zaman. Belki de bu yüzdendir fuar deyince ilk önce kitapların aklımıza gelişi. Kitaplarla, edebiyatla kurulan gönül köprüleridir bizleri çağıran.
Yolculuk, yollar bizi buluşmalara, kavuşmalara götürür en sonunda. Kitaplarla, yazarlarla, yayıncılarla, dostlarla, kendimizle buluşuruz kitap fuarının büyüleyici ortamında. Kapıdan girdikten sonra nasıl geçtiğini bilmediğiniz heyecanlı saatlerin sonunda elleriniz yayınevi katalogları ve cebinizdeki son kuruşu da verdiğiniz kitaplarla dolu olarak çıktınızda eski siz değilsinizdir artık. Bu büyülü dünyanın etkisine kapılıp çoğalmış, bir aydınlanma yaşamış olarak çıkar her fuar gezgini o kapıdan yorgun ve bir o kadar u-mutlu… Ve o büyü öyle sarar ki sizi, yeniden gelmek üzere planları yapmaya başlamışsınızdır hemencecik.
Ahh bir de arkadaşlar, dostlar, sevdalıklar yok mu? İşte onlarla daha bir başkadır fuarlarda buluşmak, bir fuarı yaşamak. “Fuarda görüşürüz” çağrısı herkes için ne de tatlı gelir insana. İnanın bana bu çağrı sadece fuarı içermez, sonrasına da taşınan keyifli muhabbetlerin, buluşmaların da başlangıcı sayılır aslında. Fuar yalnız da gezilir elbette ama dostlarla, sevdiceğinizle paylaşılanı ayrıdır be dostlar. Bir kitaba dokunan iki farklı el o kitabı da başka bir şeye dönüştürür işte. Nice yeni hikâyeler, kitaplar yazılmaya başlar fuarların gizemli koridorlarında. Fuar gezilince biter mi dersiniz? Belki de bu yüzdendir fuarların ya ilkbahar ya da sonbaharda oluşu. Sizce aşkla kitap fuarları arasında bir bağ var mıdır? Hemen alınmayın kitap aşkından bahsediyoruz elbette! İnanır mısınız bilmem ama, kitap aşkı aşkların en sadık olanı, en uzun sürenidir kanımca. Hâl böyle olunca kitap fuarları da bir aşk bahçesine dönüşüyor işte…
Fark ettiniz mi bir fuar başlayınca, o şehrin sokakları, evleri, işyerleri, otobüsleri her yeri kocaman bir fuara dönüşür aslında. Diyeceğim o ki bir kitap fuarı yapıldığı kenti de hareketlendirir, kültür yaşamını canlandırır sonuçta. Başarılı sayılması da bunu ne ölçüde gerçekleştirebildiği ile ilgilidir. Ülkenin dört köşesinden ünlü yazarlar, yayınevleri, editörler, çizerler, kitapçılar, dağıtımcılar hep o kent ve insanları için buluşurlar orada. En çok da “yeni” ler paylaşılır bu iklimde. Fuar demek “yeni” demektir çoğunca. Hem yeni yayınlanan kitaplar hem de şimdiye kadar fark etmediğimiz, ulaşamadığımız kitapları, yazarları keşfetmek için yeni deneyimler içerir her ziyaret. Yalnızca kitaplar mı içerir bu iklim? Kanımca çok da değerlendirilmeyen söyleşiler, etkinlikler de bu yenilenmenin değerli parçalarıdır.
Ya fuar sakinlerine ne demeli? Kimdir bu fuar sakinleri? Siz yokken orada olup, sizinle çoğalanlardır, fuarın emekçileridir onlar. Uzun saatler ayakta çalışan sizlere kitapları anlatmaya çabalayan stand görevlileri ve diğer emek verenler. En çok da onlar yorulurlar aslında fuarlarda. Üstelik hep capcanlı olmak zorundadırlar. Fuardan mutlu ayrılmış her okur, onların yorgunluklarının ilacıdır. Onları paylaşımsız bırakmamak gerekir.
Bir kitap fuarında neler yapılabilir ki derseniz, pek çok seçeneğin sizi beklediğini görebilirsiniz. Her şeyden önce fuar gezmek de bir bilinç ve kültür gerektiriyor. Fuarda çok farklı ziyaretçi grupları görürsünüz. Detaycılar, öylesine gezenler, zorla getirilenler, ailesi ile gezenler, çılgınlar… Liste uzar gider. Özellikle kitap fuarlarını bilinçli ve bilgili gezmek pek çok açıdan fayda sağlar bizlere. Fuar broşürü çok özel bir anahtardır bilinçli gezmek için. Yayınevlerinin düzeninden, katılımcı yayınevi listesine, yazar etkinlikleri ve imza gün ve saatlerine kadar pek çok bilgiyi içerir. Neden yararlanmayalım ki bundan? Hem zamanınızı planlamak ve keyifli olduğu kadar etkin bir fuar gezisi yapmak da size sunacağı fırsatlardır bu broşürlerin.
İşte karşınızda fuarın vazgeçilmezleri: yayınevi standları. Hepsi köşesine kurulmuş sizleri bekliyor. Tam bu anda şöyle bir anons duysam derim hep: “Fuara girerken ön yargılarınızı dışarıda bırakın”. Ahh keşke bunu çokça yapabilsek. Kitaplara, yayınevlerine, yazarlara oldukları gibi yaklaşabilsek. Kitaplar, kitap standları önyargısız keşfedilmeyi ne çok da hak ediyorlar aslında. İşte şimdi sahne sizin artık… Standlara gidin ve kitaplara dokunun. Kitapların arka kapaklarını okumadan ayrılmak yoook! Darılırız sonra. Hele bir de kitaplarını tanıyan ve size anlatmaya istekli stand görevlisine rastladınız mı? İşte şimdi yaşadınız. Haydi dinleyiverin gayriiiiiiii…
Eee bir de kitap önerileri vardır ki onlar değerli bir bilgi kaynağı olabilir. Eş, dost, arkadaş, öğretmen vb. çevrenizdeki pek çok insanın okuyup etkilendiği kitapları bilmek size seçim yolculuğunuzda yarar sağlayabilir. Ancak, okumanın öznel bir yaşantı olduğunu unutmadan hareket etmenizde yarar olacaktır. Şuna çok inanırım ki, bilinçli bir okur yolunu bulur ve kendisi için doğru kitapları seçebilir.
Kitap fuarlarını pek çok farklı insan grubu ziyaret eder elbette. En çok da çocuklar ve gençler. Kimi zorunlu bir okul gezisi için kimisi anne babasıyla birlikte. Kimi zaman da kankalarla. Ziyaret biçimi ne olursa olsun çocuk ve gençlerimizin kitap fuarlarını ziyaret etmesi pek çok açıdan anlamlıdır. Onlar “umudun çocukları” dır çünkü. Anlamlı bir gelecek dünya için bugünden bilinçli okurlar olmaları gerekir. Kitapla fuarda buluşan her çocuk bir biçimde olumlu etkilenebilecektir bu süreçten.
Ailelerimize, öğretmenlerimize bu konuda önemli sorumluluklar düşüyor çocuklarımız kadar. Fuar ziyaretlerinin daha özenli ve ön hazırlıklı olması gerekiyor sanırım. Çocuklarıyla yapılacak bir gezi ya da öylesine yapılacak bir görev olarak değil de dokundukları şeyin değerini, potansiyelini kavrayabilmiş ve bunu gereğini yapan öğretmen davranışlarına ihtiyacımız var. Aynı şey ailelerimiz için de geçerli değil mi? Öncelikle ailecek kitap fuarını gezmek bir alışkanlığın oluşması adına çok değerli bir seçim. İşte bu seçimi, satın alma/okuma kararlarını çocuk ve gençlerimize bırakarak taçlandırmak, onları yüreklendirmek ailelerin yapabileceği en destekleyici şey kanımca. Kaç aile ya da kaç öğretmenimiz bunu yapıyor, yapabiliyor? Bunu sorgulamamız gerekiyor. Sizlerin zoruyla fuarda alınan kitaplar evde okunmadan köşelerde boynu bükük kalmaya devam edecek zamanlarca. Ne olur kitapları da çocuk ve gençlerimizi de kırmayın, yormayın insanlarım… Çünkü kırılan sadece gönüller değil, umutlar, bilinçli okur olma potansiyelidir ki bunlar büyük kayıplar şimdimiz ve geleceğimiz için.
Bilir misiniz, mevsimlerin en bereketlisidir “Kitap Mevsimi”. Bizlere yayın dünyasının, edebiyatın, yazarların dünyasını açtığı ve buluşturduğu, kavuşturduğu için sevenleri. Bu mevsimde buluşmak paylaşmayı da yanında getirir. Gönüller başka gönüllerle buluşunca, okurlar yazarlarla, kitaplar çocuğundan yaşlısına engellisinden yolcusuna ulaşınca ortaya bu mevsimi yaşamanın güzelliği çıkıyor kendiliğinden. Sahi siz bu mevsimde neler yapıyorsunuz? Katılmayacak mısınız bu coşkuya?
Commentaires